10 Aralık 2016 Cumartesi

Almanyadan çıkmadan evvel yolumuzun üzerinde bir sürü köy gördük. Tertemiz bakımlı asla bizim köyler gibi değil. Evler tek katlı ve bakımlı.
Seyrede seyrede giderken kahve mola zamanıda gelmişti. Nerede oturalım diye yer ararken tam kırmızı ışıkta arkamızdan bize çarptılar.Neye uğradığımızı anlayamadık.Çoşkun arabayı kenara çekti.arabanın arka tarafında biraz hasar ve arka bağaj kapısı kapanmıyordu.Tabiki bir anda moraller sıfır.Bize çarpan arabada bir çift ve iki çocuk.Onlar dahada panikli.Neyse polis geldi. Tutanak tutuldu derken birbuçuk iki saat geçti.Hemen bir tamirci bulundu ve gerekli tamirat yapıldı. Böylece yola çıkabilecek duruma gelmiştik.Artık Hollanda ya gidince  arka kapı ve tampon değiştirilecek.Yapacak bir şey yok. Bu bir macera.Tekrar yola çıktık.Almanyadan Lüxsemburg a çıkmadan önceki son yerleşim merkezi Trier programda oraya girmek vardı.Ama geç olunca girmedik.Direk sınırdan lüxsemburg a girdik.Buraya girişte yol boylarında en çok dikkat eden özellik her iki üç km bir geyik geçiş köprüleriydi. Geyikler bu köprülerden geçsin yola çıkmasın diye bu köprüler ağaçlandırılmış. Çok ilginç geldi. Trier den sonra Lüxsemburga giriyorsunuz. Girşte modern binalar göze çarpıyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder